mRNA doğal olarak hücrelerimizde bulunuyor ve insan vücudunda özgün bir görevi yerine getiriyor.
Basitçe ifade edilecek olursa, vücudun kendi mRNA’larının her biri, gen diziliminin belli bir kısmının kopyasıdır. Bunlar, proteinlerin inşa edilmesi için gereken talimatların aktarıldığı kopyalar olarak kullanılır ve bu taslakları hücre çekirdeğinden hücredeki protein fabrikalarına (ribozomlara) taşırlar.
İşlem özetle şöyledir:
İnsan vücudunun neredeyse tüm hücrelerinde içinde dezoksiribonükleik asit (DNA) bulunan bir hücre çekirdeği vardır. DNA, vücudumuzun protein oluşturmaya dair talimatlar da dahil yapı ve işlevleri ilgili tüm bilgileri içerir. Proteinleri oluşturmak içinse, önce DNA’daki protein üretimine dair talimatların bulunduğu bilgilerin mobil bir versiyonuna, yani mRNA’ya çevrilmesine ihtiyaç vardır. Proteinlerin vücutta birçok farklı işlevi vardır. Bunlar ayrıca yeni hücreleri oluşturmak için de gereklidir. Kas, kemik veya saçlar büyük oranda proteinden yapılır.
Vücudumuzun protein üretmesinde aşağıdaki adımlar izlenir:
Hücreler bir hücre çekirdeği, ribozomlar (yani protein fabrikaları), sitozplazma (nükleus çevresinde akışkan bir hacim) ve bir hücre zarı yanı sıra diğer bileşenlerde oluşur.
Bir mRNA, DNA’daki bilgilerin ribozomda okunabilen bir kopyasını içerir. Ribozom, proteinleri bu talimata göre üretir.
DNA, hücre çekirdeğinde bulunur.
Vücudun protein üretebilmesi için önce nasıl yapacağına dair bir talimat gerekir. Söz konusu talimat bilgileri, hücre çekirdeğindeki DNA’da bulunur.
Önce DNA şeridinin, bu bilgilerin bulunduğu kısmı kopyalanır.
Bu işlem sırasında DNA’nın protein üretimine dair bilgileri mRNA olarak adlandırılan bir RNA kopyasına yazılır: Burada m, “messenger“ yani mesajcı anlamında olduğundan, mRNA da mesajcı ribonükleik asit anlamına gelir.
Üretilecek olan proteinin bilgileri mRNA olarak hücre çekirdeğinden sitoplazmaya, yani hücrenin ana gövdesine aktarılır.
Bir başka ifadeyle mRNA, üretildiği yer olan hücre çekirdeğinden, protein üretim yeri olan ribozomlara gider.
Ribozom mRNA’daki bilgileri (yani talimatların kopyasını) tanır ve uygun protein zincirlerine çevirir.
İnsan vücudu bu şekilde kendi proteinlerini üretir.
Bu işlem bittikten sonra mRNA parçalanır ve imha edilir. Vücut artık yeni bir mRNA oluşturmak için, eski mRNA’nın yapı taşlarını yeniden kullanabilir.
mRNA aşısı, vücuda bulaşıcı olmayan özgün bir virüs proteinini üretmesi için bir taslak sunar.
Bu protein, yeni koronavirüsün yüzeyinde de bulunur ve dikenimsi bir çıkıntı gibi göründüğü için ona Spike (diken) proteini denir.
Diğer bir ifadeyle, bu proteinin kendisi aşıda bulunmayıp aşı yapıldıktan sonra vücudun kendi hücrelerinde üretilir. Bu sayede bağışıklık sisteminin bağışıklık oluşturması sağlanır. Virüs proteinine ve böylece SARS-CoV-2’ye karşı hafıza hücreleri ve antikorlar oluşturur.
Vücudun kendi oluşturduğu virüs proteini bulaşıcı değildir. Ancak protein, SARS-CoV-2’ye has bir nitelik taşır. Dolayısıyla bağışıklık sistemini aktive etmek ve COVID-19’a karşı bir koruma sağlamak için sadece virüsün yüzeyindeki bu parçanın bulunması bile yeterlidir.
Aşı yapıldıktan sonra mRNA dıştan hücreye girer. Hücre içine girer girmez doğrudan ribozom adı verilen sitoplazmada yerleşik protein fabrikalarına gider. mRNA, hücre çekirdeğine girmez.
mRNA, protein fabrikası işlevi gören ribozoma ulaşır.
Ribozomda okunur ve protein zincirlerine çevrilir.
Protein zincirleri takiben Spike proteininin son haline dönüştürülür. Yeni koronavirüsün yüzeyinde de bulunan bu Spike proteinlerine dikensi görünümlerinden dolayı bu ad verilir. Spike proteinleri bir sonraki adımda hücre dışına nakledilirler.
Bu olduğunda, bağışıklık sistemi artık vücuda yabancı Spike proteinine karşı tepki vererek yeni koronavirüse karşı özgün antikorlar ve hafıza hücrelerine dayanan bir bağışıklık oluşturur. Antikorlar, bağışıklık hücrelerinin ürettiği, hastalık oluşturan mikropları hedefleyen protein molekülleriyken, hafıza hücreleri ise bağışıklık sisteminin hastalık oluşturan bir mikropla ilk temasına dair bilgileri sistemde saklayan hücrelerdir. Bu sayede, aşılanmış olan bir kişinin bağışıklık sistemi yeni koronavirüs bulaşırken normalden daha hızlı tepki vererek bulaşmayı önleyebilir.
Bu, aşılanmanın COVID-19 hastalığından korunmaya nasıl yardımcı olabileceğini açıklamaktadır.
Böylece aşı yaptırmak, toplumdaki bireylerin çoğu için COVID-19’a karşı etkili bir koruma sağlayabilir.
Vücudun kendi doğal mRNA’ları ve sentetik mRNA’lar, farklı yerlerde üretilir. Ancak her iki mRNA çeşidinin görevi de, taşıdıkları bilgilerle belirli bir proteinin üretilmesini sağlamaktır.
Vücudun kendi doğal mRNA’ları | Aşıdaki mRNA | |
---|---|---|
Entstehung | Hücre çekirdeğindeki DNA’dan doğal olarak üretilir | Laboratuvarda, bir DNA şablonunun sentetik kopyası olarak üretilir |
Taşınması | Hücre çekirdeğinden çıkıp sitoplazmaya ulaşır | Aşı yapıldığında hücrenin dışından hücre çekirdeğine ulaşmaksızın sitoplazmaya ulaşır |
Görevi | Ribozom tarafından okunan protein taslağıdır | Ribozom tarafından okunan protein taslağıdır |
Hedefi | Proteinin ribozom tarafından taslağa uygun oluşturulması ve ardından mRNA’nın parçalanması | Proteinin ribozom tarafından taslağa uygun oluşturulması ve ardından mRNA’nın parçalanması |
Aşılama işlemi, 2 dozluk bir aşı serisi şeklinde gerçekleştirilir. 2. dozun, 1. doz verildikten 3 hafta sonra verilmesi tavsiye edilir. Aşının sağlayabileceği en iyi korumanın, aşının 2. dozu verildikten sonraki 7. günden itibaren görülmesi beklenir.